Gökçeada’da Mutlaka Yapmanız Gereken 5 Şey

Çanakkale ilimizin bir ilçesi olan Gökçeada, aynı zamanda ülke sınırlarımızdaki en büyük ada olarak, her yıl yerli ve yabancı ziyaretçi akınına uğramaya devam ediyor.

Ülkemizin en sakin ve en huzurlu köşelerinden biri olan Gökçeada, küçük ve sevimli bir ilçe olmasına rağmen özellikle belirli dönemlerde adaya uğrayan turistler sayesinde kalabalıklaşıyor.

Daha çok sessiz ve dingin bir ortamda zaman geçirmekten hoşlanan turistlerin tercih ettiği Gökçeada, tarihe ışık tutan tarihi binaları ve muazzam doğa manzaraları ile mutlaka görülmesi gereken şehirler listemizde bulunuyor.

Özellikle sınırlarında pek çok Rum köyünü barındıran Gökçeada’daki bu köyler, enfes manzaraları ve tarihi evleri ile sizleri bambaşka bir dünyaya davet ediyor.

Bu yazımızda Gökçeada’ya yolu düşen gezginler için Gökçeada seyahatleri esnasında neler yapabileceklerine kısaca değinmek istiyoruz.

• Gökçeada Aydıncık Plajı’nda denizin keyfini çıkarın

Aydıncık köy sınırlarında bulunan ve köy ile aynı ismi taşıyan Aydıncık plajı, Gökçeada’da günübirlik tesislerin yani konaklayabileceğiniz işletmelerin yer aldığı tek plaj olma özelliği taşıyor.

Uzun sahil şeridinin eşlik ettiği koyu ile ön plana çıkan Aydıncık Plajı, incecik kumu, temiz plajları ve yosun yeşili rengindeki denizi ile adeta sizlere hayal gibi bir tatil vaat ediyor.

Merkeze uzaklığı yalnızca 9 km olan plaja, merkezden kalkan dolmuşlar ile de kolaylıkla ulaşılabiliyor.

Özellikle yaz aylarında sörf tutkunları tarafından yoğun bir rağbet gören Aydıncık plajı; lezzetli Ege yiyecek ve içecekleri ile sizleri buluşturan pek çok restoran ve işletmeye de ev sahipliği yapıyor.

Yaz aylarında Gökçeada’ya yolunuz düştüğünde Aydıncık plajına mutlaka uğramanızı öneriyoruz.

• Uğurlu Köyü’nde kamp kurun

Gökçeada’nın el değmemiş, bakir doğal güzelliklerinden bir diğeri olan Uğurlu Köyü, eşsiz bir manzaraya sahip olan koyu, berrak ve temiz suları ile yaz aylarında kamp kurmak ve doğayla zaman geçirmek isteyen tatilcilere hitap ediyor.

Harika bir doğa yürüyüş noktası olan bu köyde sevdiklerinizle kamp kurabilir, doğanın kucağında huzur bulabilir ve ruhsal açıdan kendinizi daha mutlu hissedebilirsiniz.

• Marmaros şelalesinde harika fotoğraf kareleri yakalayın

Trekking tutkunları tarafından yaz ya da kış fark etmeksizin ziyaret edilen ve ilgi gören Marmaros şelalesi, dünyanın en tatlı su kaynaklarına sahip bir şelale olarak, yeşilliklerle dolu bir vadinin hemen arkasında sizleri selamlıyor.

30 dakikalık eğlenceli bir vadi yürüyüşü sonrasında ulaşabileceğiniz şelalenin yalnızca görkemli ve heybetli görünümüne değil, sularının tadına da hayran kalacak, şelalenin bol bol fotoğraflarını çekmek isteyeceksiniz!

• Gökçeada Sualtı Milli Parkı’nı ziyaret edin

Şehrin en popüler noktalarından biri olan Sualtı Milli Parkı, ülkemizin ilk ve tek sualtı milli parkı olarak ziyaretçilerine su altı dünyasına dair harika bir deneyim sunuyor.

Akdeniz fokundan yunus balığına, fok balığından su kaplumbağasına kadar pek çok su altı canlısını yakından gözlemleyebileceğiniz park, iki farklı bölümden oluşuyor. Yıldızkoy bölümünde yüzmek ve balık tutmak serbest iken avlanmanın yasak olduğu Mavikoy kısmında serbest dalış yapabilmeniz için öncelikle milli parktan izin almanız gerekiyor.

Yüzerken yüzlerce sualtı canlısıyla karşılaşacağınız milli parkta su altında keşfe doymayacak, milli parkı sık sık ziyaret edeceksiniz.

• Gökçeada Rum köylerine de uğrayın

Tarihte uzun yıllar boyunca Rum halkına kucak açan Gökçeada, kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan Tepeköy, Dereköy, Zeytinliköy gibi pek çok Rum köylerinden oluşuyor.

Günümüzde nüfusunun büyük bir bölümünü Rumların oluşturduğu bu köyler, yüksek tepelere kurulduğundan bu Rum köylerinin çoğu harika doğa manzaraları ile adeta nefes kesiyor.

Kiliseleri, çamaşırhaneleri, taşlarla bezenmiş olan yolları, tarihi dokusunu koruyan ve Rum mimari geleneğini gözler önüne seren tarihi yapıları ile bu köyler, günümüzde turistler tarafından sık sık ziyaret ediliyor.

Modern yaşamın epey bir ötesinde doğa ve tarihle iç içe, samimi bir atmosferde zaman geçirmek için günümüzde neredeyse boş olan, yalnızca yaşlıların ikamet etmeye devam ettiği Rum köylerine rotanızı çevirebilir, geçmişe doğru keyifli bir tarihsel yolculuğa koyulabilirsiniz.